20 Ocak 2008 Pazar

mekân hakkında..

mekân boşken

mekân üzerine birkaç cümle daha kurmak gerek artık sanırım. hele de mekân'ın şimdiye kadarki lanse edilişinden, söz konusu yerin bir mahalle kahvesi misali sadece erkeklere açık ya da teoride öyle olmasa da pratikte erkek egemen ve bu haliyle de kadınların varlığını imkansız kılan bir duruşu olduğu izlenimine kapılınabileceği şüphesinin doğduğunu duyduktan sonra. mekân için böyle bir düşüncenin aslında ne kadar yersiz olduğunu yine en iyi mekan sakinleri bilir. çünkü onlar bilirler ki bu mekân'ın sahibi yusufsa, ondan daha fazla emekçisi ve en az onun kadar sahibi, annesi şükran hanım'dır. menünün içeriğinde yer alan yiyecekler tamamen onun ellerinden çıkma olduğu gibi mekân'ın akla gelebilecek her türlü ihtiyacı da yine onun katkısı ile sağlanmaktadır. ayrıca mekân'a gelen her müşteriyle birebir iletişim kurma ve sıcak bir sohbet ortamı oluşturmadaki mahareti de göz ardı edilmemelidir.

mekân doluyken

bunun dışında mekân hakkında verilebilecek başka bir bilgi de sabah 9 sıralarında açtığı kapılarını gece 23.00e kadar hiç kapatmamasıdır. ancak 23 olduysa ve hala içerdeyseniz belki kibarca gitmeniz rica edilebilir.

mekân'da bir de kütüphane var tabii; kitapları sakinlerin katkısıyla artması beklenen ve isteyenin istediği kitabı ödünç almasını sağlayan.. kitapların yanında kimi süreli yayınları geçmiş sayılarıyla birlikte bulmanız ve okumanız mümkün.

eğer müzikle dinleyici olmanın dışında fiili olarak da ilgileniyorsanız, mesela söylemekten, çalmaktan hoşlanıyorsanız; iki bağlama ve bir gitar kullanıma hazır bir halde bi yerlerde duruyorlar her zaman.

oyunlar var bir de.. şimdilik tavla ve satranç seviyorsanız bu konuda hizmet alabilirsiniz. ama ilerleyen zamanlarda popüler kutu oyunlarından birkaç çeşit daha eklenmesi planlanıyor; tabu, scrabble vs. ha notebookunuz varsa oyun sizin elinizde zaten. internet koca bir oyun bir anlamda. kablosuz internet hizmeti de sunan mekân'da yok yok neredeyse.


son olarak mekân'ın bu akşamından söz etmek gerekirse; birara epey kalabalık olduğunu, dairenin dibindeki odanın kalabalık bir hanım grubu tarafından kapatıldığını, diğer bir odanın erkekler tarafından zaptedildiğini, salon olarak nitelenebilecek bölümlenmiş mekânın ise dolu masalarla göz kamaştırdığını söyleyebiliriz. masalardan birinde birara hakan albayrak, bekir fuat ve mehmet akif ak'ı gören bir arkadaşımızın makinesinin deklanşörüne basması sonucu yukarıdaki kare ortaya çıkmış; ardından hakan albayrak'a çarşamba söyleşileri için verdiği söz konusunda hatırlatma yapılmış ve en kısa zamanda bir çarşambaya konuk olmak konusunda söz tazelenmiştir.

7 yorum:

Adsız dedi ki...

Radyonuzdaki muzikler pekte hoş değil... Ayrıca, mekanı tanıtmak için kaleme aldığınız metnin yazı bütünlüğü zayıf ve imla hataları epeyce mevcut...

bikr-i fikr dedi ki...

eklenebilecek pek cok seyden birkaci :
terasindaki kirmizi siyah graffitinin,
orjinal hatun zehranin elinden cikmis olmasi...
ve kurabiyeleri ve börekleriyle desteklerini eksik etmeyen nadide insanlar ve bu sifatin isimlesmis hali olan sahis...
tavaninin, tabaninin imece usulu yapilmis olmasi ; bayanlar temizlikci, baylar da insaatci rolünde :)
ve son olarak; kütüphanenin olusma asamasinda kitapliklara da göz dikilmis oldugunu unutmadim. umuyorum; kitaplarim hala yerindedir!

Adsız dedi ki...

Radyonuzdaki müzik listesi pek iç açıcı değil...

Ayrıca, mekanı tanıtmak için kaleme aldığınız metinde yazı bütünlüğü berbat ve anlatım bozukluklarıyla dolu...

Saygılarımla...

üçüncü şahıs dedi ki...

eleştiriler bizi mutlu ediyor, bizi daha da mutlu kılmak için metindeki imla ve anlatım bozukluklarını açıkça belirtir misiniz? ayrıca bu eleştiriyi getiren arkadaşların kendi cümlelerindeki imla hatalarına ve anlatım bozukluklarına dikkat etmeleri önemle rica olunur!! bkz. "pekte" bilgilendirmek gerekirse: "pek de" şeklinde yazılması doğru ve makbul olandır.
müzik konusuna gelince her zevke hitap etmemiz mümkün değil ama isteklerinizi dikkate alacağız.

Adsız dedi ki...

mekani tanitan, bunun icin caba sarfeden ücüncü sahsin üslubunu cok hos buldugumu belirtmek isterim. ve müzik listesi de aslinda kaliteyi belli ediyor...
abuzittin killifirca beyin de
farkli zevklere saygi duymasi gerektigini düsünüyorum.(abuzittin killifircaya özel, bir örnek : zevkle dinlenen arash parcalarinin begenilmemesine ragmen saygiyla karsilanmasi gibi bir sey...)

selamlar...

Adsız dedi ki...

"Ayrıca, mekanı tanıtmak için kaleme aldığınız metinde yazı bütünlüğü berbat ve anlatım bozukluklarıyla dolu..."

Anlatım bozukluğu: nesne uyuşmazlığı.Doğrusu şöyle olmalıdır:

"Ayrıca, mekanı tanıtmak için kaleme aldığınız metinde yazı bütünlüğü berbat ve metin anlatım bozukluklarıyla dolu..."

Yorumcumuz sanıyorum en başta yazdığı yorumda eleştirdiği şeyi kendisi yapmış olmaktan utanmış olacak ki, tüm yorumu düzeltme gereği duymuş ancak tam bir başarıya ulaşamamış. Yine de kendisinden önce etrafındakileri düşünen, kendisini düzeltmeden önce etrafındakileri düzeltmek için çırpınan fedakar kişiliği için onu tebrik etmek istiyorum. Bence üçüncü şahsımızın anlatımında kullandığı cümlelerin "herkesin anlayamayacağı" bir edebi üsluple yazıldığını düşünerek müdahale etme gereği duymuş.

Bir de listedeki müzikler sanıyorum biraz daha mekan'a uysun diye yumuşatılmış halde. Bu yönden bakıldığında biraz müzik kalitesinden anlayan herkesi ortak bir noktada toplayabilecek nitelikte/estetikte seçimler. Dileğim odur ki, kafede yalnız çok belli bir kitleye hitabeden; geri kalan müşterilerin/kafe müdavimlerinin zevklerini tamamen gözardı eden müzik seçimlerinin yerini, bu listedeki hassasiyetle seçilmiş müzik listeleri alır.

Adsız dedi ki...

çok iç açıcı... Allah emeklerinizden çiçekler yeşertsin.
selametle...